Altı su kaynayan Kısır dağının eteğinde olmasına karşın 22 pare köyü gibi susuz olan yaylada bir ağacın olmadığı alanda yapılan Hoçvan Yayla Şenliği, devam eden göç dolaysıyla nüfusu her gecen gün düşen her an köy olmaya aday, sarı çamları dilim dilim doğranırken çoğu kış gecelerinde kaz geceleri ile memleketi kurtaran pos bıyıklı, 4×4 bulmuş işadamlarınca oluşan tatilcilerin keyfi için yapılan Gorveng şenliği Çıldır’ın kurada çıkan başkanı ile bu yıl yapılmayacağa benzer görünen balık değil, tavuk yenen Çıldır Göl Festivali ve diğer onca sözde etkinlik batı kentlerinde pazarlara kadar düşen sözde tanıtım günleri kadar yerel ve ulusal basında yer aldı mı?
Bir gazeteci olarak katılımcıların kıytırıktan çekimleri dışında bölgede yapılan onca içi boş etkinliklerle ilgili yerelde ve ulusalda hele bir haber göremezken bölgemiz ve ülkemizin de olduğu dünya üzerine bulunan güzellikler ve o güzelliklerini anlatma çabalarının ne kadar sonuç verdiği ve bu sonucun başta bölge ekonomisine olmak üzere yörelerin, kentlerin, ülkelerin tanıtılmasına, yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı haline olabiliyor mu diye düşünüyorum.
Bilmem ama Tansu Çiller’in başbakanlık yaptığı dönemlerde bir başbakan olarak ‘Ya kardeşim sanki komünist bir yönetim anlayışı taşıyan bürokrasimizi aşamıyoruz’ deyip, bugün kü ‘her şeyi ben bilirim, ben yaparım’ diyen yönetimin bile çözemediği bürokrasiye takılmadan yapılması gerekenlerin yapılamadığı ülkede başta, 33 yıldır Ardahan’a asaleten bir müdür atamayan Turizm Bakanlığı olmak üzere ona bağlı onca kurumun bu eksiklikte ki eksiklikte ki eksik payı ne kadardır onu da masaya yatırmak gerekir diye düşünenlerdenim.
Örneğin her geçtiğimde Hopa’dan, Samsun’a kadar bir geminin üzerinde yüzmediği her seçim dönemin de gaz çıkacak denen Karadeniz’in boşa çırpınışı gibi hayvancılık merkezinin olduğu söylenen, biri demiryolu olmak üzere üç gümrük kapılı Serhat Ardahan’da değil de, batıda ki bir sütçünün dükkanın önüne koyduğu hayvan heykelini yaptırmayı düşünmeyenlerin bana göre dünyanın 8. harikası olan doğa üstü bir görüntüyü, olağanüstü doğal silueti nasıl olup ta ulusa medyaya taşıyan etkinliklerle ödüllendiremediklerine yanarım..
Çünkü bu ülkenin kurucusu Atatürk’ün her yıl Ardahan’ın Damal ilçesi sınırları içinde bulunan Karadağlara siluetinin yansıdığı bölgede ki en yakın ilçeyi Posof’u, Hanak’ı bırakın da, hala tüm ülkeye ve dünyaya anlatabilmiş değiliz..
Bilmem ama Van Gölü gibi tanıtılmaya muhtaç Çıldır ve Aktaş Gölü gibi nice doğal güzelliklerin olduğu ülkemde , Ermenistan’a açılan kapıya konulan ambargonun Kars’ı ezdiği, bölgede ki göçü tetiklediğini düşünmeyenlerin Ani Harabeleri gibi onca kale, kuleyi anlatabiliyorlar mı?
Ülkenin turizm merkezinin başkenti olan Antalya’nın deniz turizminden öteye gidemediği ve turizmden çok orman yangıları ile ülke ve dünya gündemine geldiği gibi Ardahan’ı o muhteşem doğaya ve bin bir çiçekle süslü yaylalara sahip, Erzurum Palandökeni, Bursa Uludağ’ı da kar yağışının yoğun olduğu kış aylarında hatırladığımız diğer bir gerçek..
Şu an bulunduğum Kocaeli’nin Kartepesi ile Alanya’da denizine girerken dağlarda karları izleme imkanı bulabildiğimizi anlatamayanlar bana göre Kocaeli’nin sahil kenti olarak tanınması gereken ama denizine girilmeyen fabrikaların içinde ki Darıca başta olmak üzere sanayi kenti Kocaeli’nin Marmara denizine açılmasına rağmen bu bölgelerde yaşayan insanların bırakın denize girmek yafa deniz üzerinden İstanbul’a ulaşmayı sanayi fabrikalarının kokusundan sahilde bir çay içemediğini de akıl edemezken, bu ve buna benzer etrafı 3 denizle çevrili ülkemin genelinde düzenlenen onca etkinlik, tanıtımın vali, kaymakam, belediye başkanlarına hazırlanan protokolün ötesine gitmediği de diğer bir gerçek.
Kısacası yerel de olduğu gibi ulusal basın ve medya da ya hiç yer bulmayan yada küçük habercikler ile geçiştirilen ve asıl amacına yani Çin’de ki bir Pandanın yavrulaması kadar ilgi çekmeyen etkinliklerle bölgemizi, ülkemizi ve de güzelim dünyamızı nasıl olur tanıtır, anlatırız ki?!.
Bilmem ama yakıcı sıcakların yaşandığı şu günlerde Karpuzu ile serinlediğimiz Diyarbakır’ın da içinde bulunduğu bölgelerin hala çatışmaları, terörü akıllara getirdiği bir anlayışı kırmak için Kayseri’nin pastırması, Rize’nin kavurması, Ege’nin Gavur (!) denen İzmir’i, yeni bir paralı boğaz köprüsünün yapıldığı Çanakkale Boğazını, güneşe bakıp, Avrupa sınırlarına kadar uzanan ay çiçekli Trakya’yı, Kahraman adından çok artık makinalarla başka yerler de üretilen dondurması ile akıllara gelen Maraş’ı tanıtmak, anlatmak için ulusal bir anlayışın şart olduğu da diğer bir gerçek olarak Ağrı Dağı gibi karşımızda durur, amacına ulaşmayan onca etkinlik, şenlik, festivallerin sen çal, O da bol bol cırtık atsın yönetimiyle devam ettiği ülkem de..

administrator

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir