BÜTÜN SORUNLARI HEP BİRLİKTE HALLETMEK LAZIM”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın kabulünün ardından yaptığı açıklamada, hem Türkiye’nin hem KKTC’nin Avrupa Birliği’ne tam üyelik formülüne işaret etti. Özel, “Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyesi olma noktasında, Kuzey Kıbrıs’ın da Avrupa Birliği’ne tam üye olabileceği bir formülasyonu masada tutup, bütün sorunları hep birlikte halletmek lazım” ifadesini kullandı.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, 41’inci kuruluş yıl dönümü nedeniyle bulunduğu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile bir araya geldi. KKTC Cumhurbaşkanlığında gerçekleşen görüşmenin ardından konuşan Özel, “Geçen sene göreve gelmeden önce kurultayda ilk ziyareti Kıbrıs’a yapacağımızı söylemiştik. İlk ziyaretimiz geçen sene bugün Kıbrıs olmuştu. Tabi 20 Temmuz’da Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50’inci yıl dönümünde birlikteydik. Birleşmiş Milletler Toplantısı sırasında Türkevi’nde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin temsilcilik ofisinde beraberdik. Bu bir yıl içinde dördüncü kez bir araya gelişimiz oluyor. Bu hem bizim Kıbrıs’a olan tarihi bağlarımızla, hem de bugünkü Kıbrıs’ta olan duygu durumumuzla son derece uyumlu bir ilişki biçimi” dedi. Özel, şunları söyledi:
“SÜRECİN YENİ BİR NOKTASINDAYIZ”
“Biz Kıbrıs’ta kimseyi bir diğerinden ayırmadan Kıbrıs’ı bir bütün olarak ve hep bir bütün halinde, hep birlikte görmek umuduyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni iktidarıyla, muhalefetiyle kucaklıyoruz. Devletin başkanı olarak da Cumhurbaşkanı olarak da tüm ziyaretlerimizde ilk ziyarete de sizden başlamak istiyoruz. Bu vesile ile bir kez daha Cumhuriyet Bayramınızı kutlamak isterim. Sabah uçakta şöyle düşünmüştüm. Bu yıl 41’inci yıl, 41 kere maşallah demek lazım diye. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı o ifadeyi kürsüde kullandı. Ben de aynı duygu ve ifadeyi paylaştığımızı ifade etmek isterim. Tabi bütün dünyanın gözünün üzerinde olduğu, son derece kritik, çok uzun süredir süren ve tüm aşamalarına hepimizin çok yakından hakim olduğu bir sürecin yeni bir noktasındayız. Sizin son yaptığımız gayri resmi yemek ve ondan sonra bugün de konuşmanızda ifade ettiğiniz 4+1 şeklinde gerçekleşecek olan toplantı mühim.”
“SORUNLARIN AŞILMASI GEREKİYOR”
“Ben ilk önce biraz önce Kıbrıs Barış Harekatı’nı anarken, rahmetli Genel Başkanımız ve Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Bülent Ecevit’ten bir kez daha bahsetmiş olmanızı son derece önemli görüyorum. Bülent Ecevit’in Karaoğlan diye Kıbrıs’ta hemen hemen her yerde resmi olan Bülent Ecevit’in Kıbrıs’ta kurduğu ilişki adeta kendisinin bize bırakmış olduğu bir mirastır. Biz asla Kıbrıs’ta Türklerin kazanımlarının kaybedileceği herhangi bir formüle sıcak bakmayız. Bu partimizin resmi görüşüdür. Elbette ki bugün birçok zorluk var sizin de ifade ettiğiniz gibi. Doğrudan uçuş, doğrudan ticaretin olmaması, tanınmama, ambargolar, öğrencilerimizin, sporcularımızın çektiği eziyetler. Bunların aşılması gerekiyor. Bu noktada tabi her türlü süreç, her türlü karşılıklı iletişim değerli. Belki şunu hatırlatmak gerekiyor, Kıbrıs’ta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne değil ama dünyadaki bütün muhataplara. Bütün müzakerelerde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti müzakere ahlakına uygun davrandı. Ama geçmiş dönemlerde örneğin Annan Planında olduğu gibi ya da son görüşmelerde olduğu gibi, hem masadan kalkan ya da taahhütlerini yerine getirmeyen, hem de sonra bedel ödemek yerine kazanımlar elde eden bir Güney Kıbrıs Rum Yönetimiyle karşı karşıyayız. Bu sefer de bir müzakere olacaksa ve bu müzakereler bittiğinde yine çözüm olmayacaksa, artık Kuzey Kıbrıs’ın bir şey kaybetmesi değil bir şey kazanması lazım. Bunu olmazsa olmaz şart olarak ortaya koymak gerekiyor. Yani görüşmelerin sonunda bir sonuç alınmayacaksa da bu görüşmelerin başından sonuç alınmadığı takdirde doğrudan uçuşun, sporcularımıza uygulanan kötü muamelenin, seyahat kısıtlamalarının, ticaret kısıtlamalarının ortadan kalkacağı bir sürecin garanti edilmesi gerekir diye düşünüyoruz. Aksi takdirde görüşüp görüşüp, bizim iyi niyetimiz suistimal edildikten sonra karşı taraf kazanımlar elde ediyorsa, bu iş müzakere olmaktan çıkıyor ve bir kez daha böyle bir sürecin takip edilmesi bizce sağlıklı olmaz.”
“KALICI ÇÖZÜM” TALEBİ
“Tabi elbette çözüm odaklı olmak gerekiyor ama çözüm odaklı olurken, maalesef karşımızda Yunanistan’ın ve Güney Kıbrıs Yönetiminin Avrupa Birliği üyesi olma gibi bir eşitsiz durum ortada. Bu eşitsizlik hem de Annan Planından sonra ortaya çıkmış ve aslında bütün dengeleri bozmuştur bizim aleyhimize. O yüzden biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, ben Yunanistan Büyükelçisi’ni ziyaret ettiğinde kendisine de söyledim, bazı sorunlar hani düğümlenen yerden uğraşıp uğraşıp çözememek yerine belki de tersten ilerlemek lazım. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyesi olma noktasında, Kuzey Kıbrıs’ın da Avrupa Birliği’ne tam üye olabileceği bir formülasyonu masada tutup, bütün sorunları hep birlikte halletmek lazım. O zaman işte zaten sınırların bir önemi kalmıyor, zaten ticaret sınırlaması kalmıyor, zaten uçuş sınırlaması kalmıyor. Ama o güne kadar bizden bunların karşılığında kazanılmış haklarımızı terk etmemizi kimse beklemesin. Çünkü biz dünya kadar zulüm gördük, dünya kadar kan aktı ve o küçücük çocuk yıllarca bekledi ‘Gelecekler mi’ diye. 20 Temmuz’da ‘Bizimkiler’ diye gösterdi, onu yapmak için dünya kadar şehit verdik, gazilerimiz var hala daha bugün saygı duyduğumuz. O yüzden de biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak Türkiye’nin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği’nde aynı gün, aynı anda tam üye oldukları bir süreci, Kuzey Kıbrıs’ın statüsünün Avrupa Birliği üyeliği garantisiyle birlikte nasıl tarif edileceği oturulur konuşuyoruz. Kalıcı çözümün bu olduğunu düşünüyoruz. Bizim temel hedefimiz Avrupa Birliği’dir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin hızla yürüyeceği bu hedefi sonunda Kuzey Kıbrıs’ı bir yerde bırakarak hiçbir yere girmeyiz.